Evvel zaman içinde bir oduncu ve onun güzeller güzeli bir kızı varmış. Oduncu çok yalancıymış.
Bir gün Kral onu yanına çağırarak ona bir ders vermeye karar vermiş.
Oduncu Kralın karşısına çıktığında Kral’a kendisini tanıtmış ve kızın çok güzel ve zeki olduğunu isterse samanı eğirerel altına dönüştürebileceğini söylemiş.
Kral da adamın kızını alıp gelmesini istemiş.
Oduncu bunu kızına söyleyince kızı bak baba yalanın başımıza ne işler açtı demiş.
Babasıda bu duruma çok utanmış. Çaresizce kralın yanına gitmişler.
Kral kızı bir odaya götürmüş ve odadaki samanların hepsinin sabaha kadar altın olmasını istemiş yoksa kızın ve babasının kafasını uçuracağını söylemiş.
Kızın babası dışarda muhafızlar tarafından tutulmuş ve kızda içerde altın yapması için hapsedilmiş.Kral sakın bunların kaçmasına izin vermeyin demiş.
Kız çaresizce alıyormuş ve birden bire karşısına küçük bir çirkin cüce çıkmış. Kıza neden ağlıyorsun demiş. Kızda bu samanları altın yapmam gerekiyor demiş.
Cüce bu samanları altın yapabileceğini söylemiş ama kızdan ona bişey vermesini istemiş. Kız boynundaki kolyeyi çıkartarak cüceye vermiş.
Cücede kolyeyi alır almaz samanları eğirmeye başlamış ve sabah olduğunda tüm sepetlerdeki samanlar altına dönüşmüş. Kral sabah olduğunda içeri girmiş ve çok şaşırmış.
Ben babanın yalancı olduğunu düşünüyordum beni şaşırttı demiş. Kız kurtulacağını anlayınca sevinmiş ama bu seferde Kral onu daha büyük bir odaya götürmüş burda daha fazla saman varmış.
Kral eğer babanın ve kendi canının tehlikeye girmesini istemiyorsan bunlarıda sabaha kadar altına dönüştürmelisin demiş.
Kız gene ağlamaya başlamış ve cüce gene ortaya çıkmış. Cüce bunlarıda altına dönüştürürüm ama bana ne verebilirsin demiş.
Kızda parmağındaki değerli yüzüğü çıkartarak cüceye vermiş. Cüce başlamış samanları eğermeye ve sabah olunca hepsi bitmiş.
Sepetler altın doluymuş. Aç gözlü Kral odaya girince çok sevinmiş ve tekrar onu daha da büyük bir odaya götürmüş.
Kral, kız’a eğer bunlarıda altına dönüştürürsen seninle evlenirim demiş. Senden daha iyi birisini bulamama demiş. Kral kapayı kapatıp çıkınca cüce tekrar gelmiş ve kıza ona ne verebileceğini sormuş.
Kız hiçbirşeyim kalmadı demiş. Cücede ona Kral’la evlenince doğacak çocuğunu bana verirsen samanları altına dönüştürürüm demiş.
Kızda çaresizce kabul etmiş. Cüce bu sefer daha hızlı çalışmaya başlmaış ve sabah olduğunda Kral gelmiş.
Altınları görünce kızla evlenmek için hazırlıklara başlamış. Gel zaman git zaman Kraliçenin bir çocuğu olmuş ama bu çocuğu cüceye vereceğini unutmuş. Bir gün Kraliçe bebeğini uyuturken cüce karşısına çıkıvermiş. Cüce, Kraliçeye sormuş. Bana verdiğin sözü unuttun mu demiş. Kraliçede hayır unutmadım demiş.
Ama ağlamış nolur çocuğumu benden alma diye cüceye yalvamış. Cüce ona acımış ve Kraliçeye bir şans vermiş. Eğer üç gün içinde benim adamı bilebilirsen çocuğunu almıcam demiş. Kraliçe bu duruma çok sevinmiş.
Cüce ortadan kaybolmuş ama yarın gelicekmiş. Kraliçe başlamış düşünmeye. Yanına elçisini çağırarak ülkedeki tüm isimleri yazmasını istemiş. Elçi tüm isimleri bir kağıda yazarak Kraliçeye getirmiş. Ve cüce sabah olduğunda gelmiş.
Kraliçeye adının ne olduğunu sormuş. Kraliçede elindeki kağıttan isimleri okumaya başlamış. Adın Mehmet mi demiş.
Cücee gülerek hayır demiş. Peki adın Murat mı demiş. Cüce hayır demiş. Elindeki tüm isimleri okuduktan sonra cüce ben artık gidiyorum yarın tekrar gelicem demiş.
Kraliçe tekrar elçisini çağırıp komşu krallıklardaki isimleri araştırması istemiş.
Elçi isimleri tekrar bir kağıda yazarak Kraliçeye vermiş. Ertesi gün cüce tekrar gelince ismini sormuş. Kraliçe adın casper mı diye sormuş. Cüce hayır demiş. Peki adın Peter mi demiş. Cüce gene hayır demiş.
Nekadar isim sölediysede Kraliçe ismini bulamamış. Cüce yarın son gün tekrar gelicem demiş. Ama ismimi bulabileceğini zannetmiyorum demiş.
Kraliçe endişeli bir şekilde elçisini çağırarak ülkedeki tüm değişik isimleri elçisinden bulmasını istemiş. Elçisi araştırmış ve Kraliçenin yanına gelerek ona önemli birşey olduğunu söylemiş.
Elçi başlamış anlatmaya; ormanda gezerken küçük bir ev gördüm, evin yanında konuşan ağaçlar vardı ve bir cüce zıplayarak şarkı söylüyordu.
Yarın bebek gelicek ve ben onu doyurucam. Adımı bilemicek çünkü adım çok zor Rumpelstiltskin diye adını söyleyerek şarkılar söylüyormuş.
Kraliçe bu habere çok sevinmiş ve ertesi gün cüce gelmiş. Kraliçeye adını sorduğunda kraliçe ona isimleri söylemeye başlamış.
Adın İsmail mi demiş. Cüce hayır demiş. Peki adın Okan mı demiş. Cüce gene hayır demiş. Peki adın
Rumpelstiltskin mi demiş ve cüce çok sinir olmuş. Olamaz nasıl bildin adımı bunu sana şeytanlar söylemiş olmalı demiş.
Sinirden ayağını yere vurmuş ve ayağı dizine kadar yere gömülerek parçalanmış. Cüceden kurtulan prenses çok sevinmiş.
Kral,Kraliçe ve çocukları ömür boyu mutlu bir şekilde yaşamaya devam ettiler.
Yorum gönder