Bir varmış bir yokmuş. Kendini çok beğenen bir tavşan varmış. Ben çok hızlıyım benden hızlı kimse koşamaz diye kendisini sürekli övüyormuş. Diğer hayvanların yanında hoplayıp zıplayıp ben çok hızlıyım varmı beni geçicek diye hava atıyormuş.
Diğer hayvanlar onu hiç sevmiyormuş ama yarışmaya da çekiniyorlarmış. Bir gün kaplumbağa bu tavşanın nekadar kendini beğenmiş biri olduğunu öğrenmiş ve onunla yarış yapmak için haber göndermiş. Tavşan nasıl olurda bana meydan okuyabilir ki o daha bir adam atmadan ben yarışı bitiririm demiş.
Neyse ertesi gün tavşanla kaplumbağa yarış alanına gelmişler ve start verildikten sonra tavşan pırrr diye koşuvermiş ama kaplumbağa daha ilk adımını yeni atmış. Tavşan okadar çok fark açmış ki yorulmuş havada çok sıcakmış. Demiş ki şu ağacın gölgesinde biraz dinleneyim nasılsa kaplumbağa akşama kadar gelemez demiş. Tavşan rüyalarla dolu uykusuna dalmış ve kaplumbağada emin adımlarla bitişi doğru yürüyormuş. Tam yarışı bitirecekken tavşan uyanmış ve havanın karardığını görmüş.
Neyse artık gideyimde şu yarışı bitireyim kaplumbağa ortalarda yok demiş. Kafasını bi kaldırmış ki kaplumbağayı görmüş. Koşarak onu geçmeye çalışmış ama kaplumbağa yarışı bitirmiş. Bu da tavşana güzel bir ders olmuş. Kimseyi küçük görmemeyi öğrenmişsindir artık demiş. Çünkü önemli olan hızlı olmak değil emin adımlarla gitmektir demiş.
Yorum gönder