Külkedisi

Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar ülkenin birinde genç bir kız yaşarmış Bir gün annesi öldüğünde babası yeni bir Kadın evlenmiş bu kadın kötü kalpli biriymiş iki tane de kızı varmış Bu kızlar da annesi gibi kötülermiş.

Üvey annenin kızları Külkedisi ne bizimle aynı masada yemek yemezsin bizim gibi giyinemezsin. gibi sözlerle Kül Kedisi’ni hep eziyorlarmış. üvey kardeşi Bardağı yere atıp ülkesine temizle diyormuş.

Evdeki en ağır işleri Külkedisi ne yaptırıyorlar mış Külkedisi çok yorulduğu için sönmek üzere olan şöminenin başına geçip kedisinde kucağına alıp orada dinlenmeye çalışıyormuş o yüzden ona Külkedisi Diyorlarmış. bir gün Kral sarayda Prens için bir balo düzenlemeye karar vermiş tüm ülkeye ilan verilmiş ülkedeki tüm evlenme çağındaki genç kızlar Bu olaya davetlidir diye Külkedisi’nin üvey kardeşleri çok güzel giysiler giyip süslemişler külkediside onlara isteksiz yardım ediyormuş üvey annesine Ben de baloya geleceğim demiş Güzel kardeşleri bu halinle mi ieyip onu istememişler Külkedisi ağlayarak şöminenin başında beklemiş.

O sırada şömineden bir duman yükselmiş ve karşısında bir peri görmüş bu Peri annesi imiş Külkedisi Ağlama Sen de bu kadar gideceksin demiş bana Bahçeden en büyük kabağı Bul Getir demiş kediye de bana 7 tane fare yakala demiş Peri balkabağını güzel bir at arabasına çevirmiş farelerden birini şoför diğerlerini Ata çevirmiş.

Peki ama ben dans etmeyi Bilmiyorum ki demiş Külkedisi Peri hemen ona iki tane parlayan taşlı çok güzel ayakkabı getirmiş artık sen de dans edebileceksin demiş mutlaka prensle dans etmelisin demiş. ama sakın unutma gece saat 12 olmadan mutlaka eve dönmelisin yoksa her şey eski haline döner demiş. Anne seni bir daha görebilecek miyim demiş Külkedisi annesi merak etme Ben hep senin yanındayım demiş Külkedisi at arabasına binip baloya gitmiş salondan içeri girerken Bütün gözler onun çevrilmiş üvey annesi kardeşleri bile onu tanıyamamış.

Kral bile işte bu bize yakışır bir genç kız demiş Prens gözlerini ondan alamamış ve dans etmişler Külkedisi zamanın nasıl geçtiğini anlamamış ve gözü duvardaki saatte takılmış saat 12 olmak üzereymiş. hemen Prensi bırakarak koşmaya başlamış ve merdivenlerde bir tane ayakkabısı ayağından çıkmış o kadar az vakti varmış ki o ayakkabıyı dönüp alamamış bile Prens peşinden korkmuş ama yetişememiş yerde Duran ayakkabı görmüş bu ayakkabıyı alıp adamlarına vermiş onlara demiş ki bu ayakkabının sahibini bana bulun ülkede tüm genç kızlar Bu ayakkabıyı denesin kimin ayağına olursa onu bana getirin demiş

Adamlar Külkedisi’nin olduğu eve geldiklerinde üvey kardeşlerine ayakkabıyı denemişler ama olmamış annesi de biraz zorlayın olur demiş dans etmekten ayakları şişti kızımın demiş adamlar bir daha denemiş gene olmamış ayakkabı adamlardan biri içerde Bir kız daha olduğunu görmüş ve ayakkabıyı ona da denemişler ve ayakkabı Bir kere de Külkedisi’nin ayağına olmuş üvey kardeşleri ve annesi çok bozulmuş Kül Kedisi’ni alıp Saraya götürmüşler Prens Kül Kedisi’ni karşısında görünce çok mutlu olmuş ve evlenmişler ömür boyu mutlu bir şekilde yaşamışlar.

Yorum yapın