keloğlan masal

Kayıkçı Keloğlan

Kayıkçı Keloğlan Masalı Keloğlan keleş oğlan sevmesi beleş oğlanın masallarından yeni bir masalı daha sizlerle buluşturuyoruz.. Bir zamanlar, bir padişahın iki çocuğu varmış. Bunlardan biri oğlan, biri de dünyalar güzeli bir kızmış. Padişah, bu çocuklarını her şeyden çok sever, onların her istediğini yerine getirirmiş. Bir gün padişah şöyle düşünmüş, “Ben oğlum üzülmesin, sıkılmasın diye onun…

sakanın eşeği hikayesi

Sakanın Eşeği

Sakanın Eşeği Hikayesi Bir zamanlar yoksul bir saka, o sakanın da zayıf, cılız bir eşeği vardı. Zavallı eşek o kadar zayıftı ki, sırtı yük taşımaktan, zayıflıktan yara bere içinde kalmıştı. Günlerce çalışmasına rağmen karnını doyurabilecek kadar yem bulamıyordu. Padişahın atlarının bakıcısı bu sakayı tanıyordu. Onunla eskilere dayanan bir ahbaplığı vardı. Bir gün sakaya rastladı: –…

salyangozun evi masalı

Salyangoz’un Evi

Salyangoz’un Evi Masalı Salyangozları bilir misiniz çocuklar? Onlar da tıpku kaplumbağalar gibi evlerini sırtlarında taşırlar. Günlerden bir gün, sırtında evini taşımaktan sıkılan sevimli bir salyangoz varmış. Bu sevimli salyangoz üstelik evinin rengini de hiç beğenmezmiş. Bir gün komşusu kelebek ve uğur böceğiyle dertleşmeye başlamış; “Ah keşke her zaman evimi sırtımda taşımak zorunda olmasaydım. Hadi taşıyorum…

serçe ile dört yavrusu

Serçe ile Dört Yavrusu

Serçe ile Dört Yavrusu Masalı Günlerden bir gün, çok uzak diyarlarda, yemyeşil bir yerde bir serçe çifti yaşarmış. Bu serçelerin yuvalarında, dört tane de yavruları varmış. Bu yavrulardan ikisi uçmayı bilmezmiş. Bir kaç yaramaz çocuk, serçelerin yuvasını fark etmiş. Yuvayı bozmak için serçelerin yuvasına çomak sokup yuvayı dağıtmışlar. O gün hava rüzgarlıymış, rüzgar yuvaya geldiği…

sihirli fasülye

Sihirli Fasulye

Sihirli Fasulye Masalı Bir varmış, bir yokmuş. Geçmiş zamanlarda, uzak bir ülkede dul ve fakir bir kadın yaşarmış. Kadının tembel mi tembel bir de oğlu varmış. Bir gün o kadar zor duruma düşmüşler ki kadıncağız elinde kalan tek mal varlığı olan ineğini satmaya mecbur kalmış. Oğluna ineği götürüp iyi bir para karşılığında pazarda satmasını söylemiş….

keloğlan masalları

Keloğlan ve Vefasız Arkadaşı

Keloğlan ve Vefasız Arkadaşı Masalı Günlerden bir gün, Keloğlan’ın Rustem adında bir arkadaşı varmış. O kadar iyi arkadaşlarmışlar ki, yedikleri içtikleri ayrı gitmezmiş. Anlayacağınız çok samimiymişler. Hal böyleymiş ama Rustem aşırı derecede kıskanç mizaçlı biriymiş. Bir gözünü diğer gözünden kıskanırmış ve çok da çekemez bir yapısı varmış. Keloğlan o kadar masum, o kadar safmış ki,…

keloğlan ve bülbül masalı

Keloğlan ve Altın Bülbül

Keloğlan ve Altın Bülbül Masalı Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, kuşlar tellâl iken, keçiler berber iken, bir padişah varmış. Bu padişah, her tarafı camdan bir cami yaptırmış. Bir Cuma günü namazdan çıkarken, eli yüzü pak aksakallı bir ihtiyar görmüş. İhtiyar Padişah’a demiş ki: “Padişahım, eğer Kafdağı’nın ardındaki Altın Bülbülü getirir…

yoksul kunduracı masalı

Yoksul Kunduracı

Yoksul Kunduracı Masalı Bir zamanlar, uzak ülkenin birinde yoksul bir kunduracı ile karısı yaşarmış. Kunduracı çok yaşlandığı için artık eskisi gibi çalışamıyormuş. Kazandıkları para ancak karınlarını doyurmaya yetiyormuş. Kunduracı, bir gece elinde kalan son deriyi de ertesi gün ayakkabı yapmak için hazırlayıp tezgahın üzerine koymuş. Yatmaya gitmiş. Ertesi sabah her zamanki gibi erkenden kalkmış. Tezgahın…

cimri masalı

Cimri

Cimri Masalı Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar cimri mi cimri bir adam yaşarmış. Bu adam öyle cimriymiş öyle cimriymiş ki, bütün mallarını altınla değiştirmiş. Bir çuval altını olunca da gidip bir ağacın dibine gömermiş. Gelgelelim bu cimri adamın aklı hep altınlarındaymış. Altınlarını düşünmekten, bir zaman sonra gözüne uyku girmez olmuş. Yemeden içmeden kesilmiş. Gece…

dört mevsim masalı

Dört Mevsim

Dört Mevsim Masalı Günlerden bir gün, Toprak Ana, evinde yalnız başına yaşıyormuş. Yalnız yaşamak zormuş, bu yüzden canı çok sıkılıyormuş. Bir gün sabah erken kalkmış, gök kralına misafirliğe gitmiş. Sarayın kapısına varınca, gürültüler, patırtılar duymuş. Kapıdaki nöbetçiye, “bunların ne olduğunu” sormuş. Nöbetçi: – Ne olacak, demiş. Mevsim kardeşlerin gürültüsü. İkisi kız, ikisi oğlan dört yaramaz…